DİĞER
Uğur Yücel’in Neyzen Tevfik’i canlandırdığı “Hiç” adlı oyun dolayısıyla Neyzen Tevfik, Yusuf Atılgan, İlhami Algör, Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi, Ergüder Yoldaş, Siya Siyabend ve A'mâk-ı Hayâl...
"Bilindiğinin tersine feminizm kendi içinde bütünlüklü bir kavram değildir. Kimi zaman ayrışan kimi zaman kesişen, ama çoğunlukla birbirlerini besleyen, dönüştüren farklı feminist gelenekleri vardır. Cümbüş cemaat feminizm! Ama işin güzelliği biraz da burada. Neyse ki hepimize uygun bir feminizm geleneği var."
"İllüstrasyonun yaşamımıza tatlı tatlı sızmasından kendi adıma müthiş haz alıyorum. Sayıları hızla artan genç illüstratörler başardı bunu. Kat edilecek daha çok yol, çözülmesi gereken çok sorun var elbet. Ama üretim artarak devam ediyor. O halde sözü onlardan birkaçına bırakmanın zamanı şimdi..."
İyi okurluk tek bir toplumla özdeşleştirilemez, bir dünya kardeşliğidir. Zamanla ve mekânla sınırlanamaz...
Evsizleşme sadece fiziksel değil, ontolojik bir harekettir, tam da o yüzden cazip, tehlikeli ve felsefî bir hareketttir. Edebiyatta yola çıkan, evden kaçan, evi inkâr eden karakterlerin cazibesinin nedeni de budur herhalde
Yazara değer verilmeyen bir ortamda yetenek olsa neye yarar? Yazara verilen desteğin edebiyata destek olduğunu söylemek, yanlış bir ifade olmayacaktır
Edebiyat eleştirmenlerimiz ve edebiyat tarihimiz Nezihe Meriç'i gerçekten unutmuşlar mıdır? Ya da “hangi” edebiyat tarihinden mi bahsediyoruz? Nezihe Meriç'i arayalım ki bulalım...
Bu kuşağın edebiyatçıları Beyoğlu'nun çeşitli mekânlarını, barlarını, meyhanelerini, toplanma yerlerini, bu bohem ve politik havayı neden yazmazlar? Beyoğlu'nun son yıllardaki hikâyesini kim, nasıl yazacak?
Çetin Altan'ın sosyalizm hakkında yazdığı bir kitabı yeniden yayımlamak sahiden anlamlı mıdır? Bize göre, evet, anlamlıdır. Çünkü...
Yusuf Atılgan'ı ve Aylak Adam'ı ne kadar sevsek de, C.'nin bir oğlan değil, yetişkin bir erkek olduğunu hatırlayıp eylemlerinin sorumluluğunu kendi üstüne alması gerektiğini fark etme zamanımız belki de gelmiştir
Edebiyatta inşayı değil, yıkımı ve öz-yıkımı arayan karakterlerin felsefî sarsıcılığı ve perişan cazibesinin nedeni şudur: İyi olarak sunulan ne varsa yıkılır, kimlik olarak sunulan ne varsa bozguna uğratılır...
Şüphesiz Orhan Koçak’ın Deleuzecü olmak gibi bir sorumluluğu ve zorunluluğu yok. Ancak anlaşılan Ayhan Geçgin edebiyatı için Deleuze düşüncesi önemli bir kaynak...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık